̶E̶l̶b̶e̶t̶t̶e̶ Bozuk
Elbette Elbette biz bilmeyiz aşkın ne olduğunu, Lütfedip sen onu tekrar bize sunana dek, Bu eller garibim belli etmez korktuğunu, Etrafını saran bir güneşi hep zordur silmek. Tok zihin ihanetkâr, kalp ise hep titrek, Sanır ki bir kuştur o, bulutlara kavuşan, Ama şairlerin çoğu kördür, sabah bitsek de kıvılcımlar alevlenir gönle tutulan. Elbet Azrail vursa yere, yarsa ve çıksa, Cefer akan gözleri görürse eğer kalkar ve der, Evvela dökülmeli ya hayra ya aşka yâr, Ve şairin kalemi gibi kendini gizler. Elbette şair de bilir zülfüne dökülen, Taht etmiş gözlere, dima’da kalan izlere, Son olmasa da gönül arp’ını titreten El ile dizeler döküp kahkeşan’ı dökmeyi dillere. Yoktur sevmek için, gözlere perde indiren, O narinliği bir yâra atfetmek için kurallara. Mürekkebin akıp gideceği bir gerçekse eğer, Bulayan elini bir muzaffer, ben değmeyenlere acırım. Dizelerim de gözlerinle anlam bulurken bugün, Bu akşam kâ...