Aylardır nefes aldıkça genişleyen bir evren oluşturmaya çalışıyorum satırlarımda. Bazen İngilizce, bazen Türkçe, bazen dörtlükler, bazen birbirini takip eden cümleler birileriyle buluşmaya çalışıyor. Önümüze ne gelirse saniyesinde etiketini "iyi, kötü, değerli, değersiz, çöp..." şeklinde eserlerin olmayan vücutlarındaki olmayan alınlarına yapıştırıp geçiyoruz. Sesler, kelimeler, cümleler, cümlelerim de bu değeri görüyor olabilir. Benim içinse bunun çok bir önemi yok. Kelimelere tahammül edemeyen bir toplum olarak okumanın bize ne kadar aydınlık getireceği ise şüpheli. Fakat, bu da önemli değil. Bir savaşı devam ettirmenin birçok yolu olduğunu keşfettim geçtiğimiz günlerde. Fiziksel mücadele, zihinsel mücadele, akademik mücadele, fikri mücadele... ve liste uzayıp gider. Sözlü mücadelemin ise bir gariptir ki en sessizine müteşekkirim. En sessizinin en çok yeşillendirdiğine, renklendirdiğine inanıyorum. Sese kavuştuğu yegane nokta ise çemberime giren herkes. Dilime pelesenk ol...